İnsan Kaynaklarının önemi

İnsan Kaynaklarının önemi

“İnsan” ile rekabet gücünü artırmak…

 

Bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçi işe alınmasına karar verilir.

Bir süre sonra düşünülür;

“Peki, talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak?”

Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır.

 

Bir süre sonra;

“İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz?” diye düşünülerek iki denetmen işe alınır.

Biri denetim yapmakta diğeri raporları yazmaktadır.

 

Bir süre sonra;

“Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek?” diye tartışılır ve bir muhasebeci şefi, bir kâtip, bir de istatistikçi işe alınır.

 
Gene bir süre sonra;

“Peki, bunlardan kim sorumlu olacak?” denilir ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır.
Bir süre sonra ise, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır... (İnternetten alıntıdır.)


Maalesef buna benzer durumları ve süreçleri etrafımızdaki herkesten tilkinin farklı kıyafetlere bürünmesi misali farklı hikâyeler olarak duymaktayız. Değerli işletme sahipleri arz etmekte ve yatırım yapmaktadırlar. Girişimciler bir işletmeyi meydana getiren makine ve teçhizata, bunları satın alacak paraya sahipler, departmanları da oluşturabiliyorlar, ancak yukarıdaki hikâyede olduğu gibi çalışanlara yani insanlara, işletme girdilerini kullanarak çıktıyı elde edecek, işi üretecek olanlara yeterince değer vermiyorlar.

Oysa günümüz stratejik yönetimine baktığımızda, artık bilgiye ulaşmak, finans kaynakları bulmak, teknolojiyi getirmek çok kolay. Ekonomik güce sahip olan herkes istediği işi yapabiliyor. Peki, neden işletmeler batıyor? Neden aynı kulvarda benzer yatırım değerlerine, aynı üretim miktarına sahip işletmelerden biri yükselirken diğeri batıyor?

Günümüzde işletmelerin makine parklarının çokluğu değil, kaynakları nasıl kullandığı önem kazandı. Her şey benzerleştikçe ve kolaylaştıkça, işletme girdilerini çıktıya dönüştürecek olan “İNSAN” faktörünün önemi ortaya çıktı. Çünkü insan diğer tüm kaynakları sağlar, planlar, organize eder, yönetir, çalışır ve böylelikle girdilerin tümüne hükmeder. Bir an için insan gücünün firmadan çıkarıldığı varsayılırsa, geriye sadece taş, toprak ve demir yığını kalacaktır. Bir işletmeyi başarıya götüren şey, bankadaki paralarından, üretim üstünlüğünden, araştırma ve mühendislikten çok, sahip olduğu ehliyetli ve yetenekli insanlardır.

Bir işletmenin geleceği, onu oluşturan herhangi bir öğeden çok personeline dayanır.

Bu nedenle İnsan Kaynakları yönetiminin son yıllarda neden daha önemli geldiğini şu belirtiler göstermektedir.

—  Uluslararası entegrasyon sürecinin başlamış olması. (Bu entegrasyon sürecinde şirketlerin standartlarını uluslar arası düzeye çıkarmış olmaları. )

—  Temel ham madde ve enerji maliyetlerinin giderek standardize edilmiş olması.  (Standardize olan ham madde ve enerji maliyetleri şirketler arası maliyet farkının kapanmasına sebep olmuştur.)

—  Sermaye piyasalarının globalleşmesi. (Dolayısı ile sermaye de bir avantaj olmaktan çıkmış durumdadır.)

—  İşletmelerin kolay yatırım finansmanı bulabilmesi. (Finansman bir sorun olmaktan çıkmıştır ve şirketler için üstünlük sağlayabilecek bir ayrıcalık olmamaktadır.)

—  Kolay teknoloji adapte edilebildiği için makineleşme sürecinin aşılmış olması.

—  Bilgi akışının hızlanması. (Çok kolay stratejik bilgilere ulaşma imkânı sunmaktadır. Bu da tüm şirketlerin ulaşabileceği kaynaklar olduğu için bu özellik de üstün olma özelliğini yitirmektedir.)

—  Ürün teknolojilerinin kolay adapte edilebilmesi.

—  İletişim ve ulaşımın kolaylaşması. (Dünyanın her yerinden tüm bilgilere ve teknolojilere, tüm pazarlara kolaylıkla ulaşmayı sağlamaktadır.)

—  Devletlerin korumacı politikalardan uzaklaşması. (Acımasız bir rekabet ortamı yaratmıştır. Bu koşullar altında İnsan Kaynakları Yönetimi önemini daha da hissettirmeye başlamıştır.)

—  Çok uluslu şirketlerle evlilik yapma ve yabancı firmaların da ülke içinde kolay pay sahibi olabilmesi gibi nedenler, farklı bir ivme kazandırmıştır.

İşte bütün bunlar Stratejik Yönetim anlayışında “Rekabet” unsurunun nasıl değiştiğini gözler önüne sermiştir.

Bahsettiğimiz tüm işletme sermayelerinin artık tüm yapılarda kolaylıkla kullanılabiliyor ve ulaşılabiliyor olması bir üstünlük yaratmaması ve rekabet avantajı oluşturmaması, gözleri bugüne kadar sermaye girdisi olarak ele alınmayan insana çevirmiştir. Gelecekte şirketlerin en önemli sermayesinin ve rekabet avantajının İnsan Kaynağı yani Entelektüel Sermaye olacağını söyleyebiliriz.

 

İnsan Kaynağı”’nı sermaye olarak ele aldığımızda; diğer işletme kaynakları ile insan Kaynağı arasında

 çok belirgin farklar vardır.

 

—  İnsan Kaynağı geliştirilebilir yapıdadır. Çalışanlar kendi zekâları ile projeler geliştirebilirler ve farklı eğitimlerle yetkinliklerini geliştirebilirler.

 

—  Kapasitenizi arttırabilir. Örneğin fazla mesai ile normal kapasitesinin üstüne çıkabilir. Yine geliştirilebilir olması da kapasite artışına neden olabilir.

 

—  İnsan Kaynağı ekip çalışmasına yatkındır. Sinerjik bir etki yaratabilir ve beklenen performansın üstüne çıkabilir.

 

—  Esnek bir yapıya sahiptir. Güçlükler karşısında yaratıcı fikirler üreterek krizden çıkış yolları bulabilir.

 

—  Son olarak da değişimi kendi yaratabilmektedir; bu da tüm diğer işletme girdilerinden daha kıymetli olmasına sebep olmaktadır.

 

Böylelikle bir kaynak olarak “İNSAN” gündeme geldi. İnsanı yönetebilirseniz, kaynakları verimli kullanırsınız, insanı yönetebilirseniz firmanız ileri doğru bir adım atar, insanı yönetebilirseniz “BAŞARILI” bir işletme olursunuz. 

 

L.Pelin Ergin

ARS Training – Eğitmen

 

Yorum Yazın